Temel'le Dursun bir gün yolda karşılaşmışlar. Dursun Temel'e:
"Ula Temel geçen seni rüyamda gördum. Sen ölmişidun. Seni yıkaduk, mezarinu açtuk, üzerine bereketlu topraktan attuk. Bir zaman sonra ziyaretine gelmişuz. Bir de ne görelum. Üzerinde biten yeşillukları inekler yiyor. Dedumki hey gidi Temel, neydiiiiin ne oldun!"
Temel sinirlenir. Der ki Dursun'a:
"Ula Dursun aynı rüyayi ben de gördum. Sen de ölmişidun. Seni de mezara gömduk. Üzerine bereketli topraklardan örttuk. Derken üzerinde seninde ot bittu. Bir de ne görelum inekler üzerinde otlayiler. Sonra birden içlerinden biri siçtu. Dedumki, ula Dursun hiç değişmedun. Boktun, hala boksun!"
"Ula Temel geçen seni rüyamda gördum. Sen ölmişidun. Seni yıkaduk, mezarinu açtuk, üzerine bereketlu topraktan attuk. Bir zaman sonra ziyaretine gelmişuz. Bir de ne görelum. Üzerinde biten yeşillukları inekler yiyor. Dedumki hey gidi Temel, neydiiiiin ne oldun!"
Temel sinirlenir. Der ki Dursun'a:
"Ula Dursun aynı rüyayi ben de gördum. Sen de ölmişidun. Seni de mezara gömduk. Üzerine bereketli topraklardan örttuk. Derken üzerinde seninde ot bittu. Bir de ne görelum inekler üzerinde otlayiler. Sonra birden içlerinden biri siçtu. Dedumki, ula Dursun hiç değişmedun. Boktun, hala boksun!"